Sosyal Destek Eksikliği: Anksiyetenin Kökeninde Yatan Gizli Tehlike

Yayın Tarihi | 13 May 2024, Monday

Son dönemde yapılan bir araştırma, yetişkinlerin bağlanma stilleri ve anksiyete düzeyleri arasındaki karmaşık bağlantıları gözler önüne seriyor. Araştırma, belirsizliğe karşı tolerans ve sosyal destek gibi kritik faktörlerin anksiyete tedavilerindeki rolünü ayrıntılı bir şekilde ele alıyor.

 

Bowlby tarafından tanımlanan bağlanma teorisi çerçevesinde, güvenli, kaçınmacı ve kaygılı olarak sınıflandırılan bağlanma stilleri üzerinde duruluyor. Güvensiz bağlanma stilleri olan kaçınmacı ve kaygılı bağlanma tarzları, yüksek belirsizlik toleransı ve ilişki memnuniyetsizliği ile ilişkilendirilirken; güvenli bağlanma ise psikolojik refahı ve düşük anksiyete düzeylerini destekliyor.

 

Araştırmanın dikkat çekici bulgularından biri, endişeli bağlanma stilinin sahibi bireylerin daha yüksek belirsizliğe karşı tolerans sergilediği ve algılanan sosyal desteğin düşük olduğu; bu durumun ise artan anksiyete seviyelerine yol açtığı yönünde. Diğer yandan, kaçınmacı bağlanma stiline sahip bireylerde, aile ve önemli diğerlerinden algılanan desteğin azalması gözlemlenmiş, bu da anksiyetenin artmasına neden olmuş.

 

Araştırma, belirsizliğe karşı toleransa dayalı özel müdahalelerin ve sosyal destek kaynaklarını güçlendiren uygulamaların anksiyete tedavilerini etkili bir şekilde iyileştirebileceğini öneriyor. Ayrıca, sosyal destek kaynağının anksiyeteli bağlanma için geçerli olduğu ve kaçınmacı bağlanma ile ilişkili anksiyetenin azaltılmasında koruyucu bir rol oynadığı belirtiliyor.

 

Bu bulgular, klinik uygulamalarda bağlanma dinamiklerinin dikkate alınmasının önemini vurguluyor ve gelecekteki araştırmalara yönelik temel oluşturuyor. Araştırmanın sonuçları, zihinsel sağlık müdahalelerini geliştirmeyi amaçlayan uzmanlar için değerli içgörüler sunarak, psikolojik refah stratejilerini optimize etme yolunda önemli adımlar atıyor.

 

Çalışmanın Linki

https://link.springer.com/article/10.1007/s12144-024-05659-5